Vasiyet

Vasiyet Nedir?

Vasiyet, bir kimsenin ölümünden sonra terekesinde yapılmasını istediği şey olarak tanımlanabilir.

Vasiyet, sadece miras bırakanın irade açıklamasıyla tamam olur; bu itibarla tek taraflı bir hukuki işlemdir: Miras bırakan tasarruf edilebilir kısma ve saklı pay kurallarına uymak kayıt ve şartıyla vasiyet yoluyla çeşitli maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflarda bulunabilir. Miras bırakan bu yolla örneğin mirasçı atayabilir, belli bir mal bırakabilir, vakıf kurabilir, vasiyeti yetirme görevlisi atayabilir, mirasın paylaşılmasına ilişkin talimat verebilir.

Türk Medeni Kanunumuzun 502′ inci maddesine göre ,vasiyet yapılabilmesi için ayırt etme gücüne sahip ve onbeş yaşını doldurmuş olmak şarttır. Vasiyet yoluyla ölüme bağlı tasarruflarda bulunma hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır.  Bu itibarla bu konuda yasal ya da iradi temsil geçerli olmaz; miras bırakan bu hakkını bizzat kullanması gerekir.

Mevzuatımızda üç farklı vasiyetname şekli kabul edilmiştir. Bunlar “el yazılı vasiyetname”, “resmi vasiyetname”, “sözlü vasiyetname”‘ dir.

El yazılı vasiyetname:

El yazılı vasiyetname, başından sonuna kadar miras bırakanın kendi el yazısıyla yazılmış olmak zorundadır. Türk Medeni Kanunumuzun 538/1 maddesine göre 1el yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar miras bırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur. 

El yazısı ile düzenlenmiş olan vasiyetname açık veya kapalı olarak saklanmak üzere sulh hakimine, notere veya yetkili memura bırakılabilir (MK m.538/ll)

Resmi vasiyetname

Resmi vasiyetname şekli, daha çok okuma-yazma bilmemesi ya da özürlü olması yüzünden el yazılı vasiyetname düzenleme imkanı olmayanların başvurabileceği şekildir. Bu vasiyetname şeklinin resmi şekil olarak adlandırılmasının sebebi düzenlenmesine resmi bir memurun katılmasıdır. Bahsi geçen resmi memur, sulh hukuku hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir. Fakat uygulamada resmi vasiyetnamelerin neredeyse tamamı noterler tarafından düzenlenmektedir.

Medeni kanunumuz “okuyup yazabilen” veya “okuyup yazamayan” kişiler için olmak üzere iki değişik resmi vasiyetname usulü düzenlemiştir.

Okuma-yazma bilenler için öngörülen usul

Vasiyet yapma ehliyetine sahip miras bırakan arzularını resmi memura bildirir. Resmi memur (noter) bundan sonra vasiyetçinin açıklamalarına (beyanına) uygun olarak vasiyetnameyi yazar veya yazdın ve okuması için miras bırakana verir.

Miras bırakan hazırlanan bu metni okur ve imzaladıktan sonra tarih koyması ve imzalaması için memura (notere) verir.

Memur (noter) tarih koyarak vasiyetnameyi imzalar (MK m. 533). Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra miras bırakan; vasiyetnameyi okuduğunu ve vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini resmi memurun (noterin) önünde iki tanığa açıklar. Tanıklar, bu açıklamanın kendi önlerinde yapıldığını ve miras bırakanı tasarrufu ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar. Vasiyetnamenin içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir yani vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında tanıklar dışarıda bekletilebilirler (MK m. 534).

Okuma-Yazma bilmeyenler için öngörülen usul

Bu usul sadece okuma-yazma bilmeyenler için olmayıp, okuyup yazabildiği halde birinci usulü istemeyenler için de geçerlidir. Bu usulde noter miras bırakanın beyanı üzerine düzenlediği vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur.

Miras bırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ederse, tanıklar hem miras bırakanın beyanlarının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini, hem de vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından miras bırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.

Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, miras bırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar. Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulmaz (MK m. 536).

Sözlü vasiyet

Sözlü vasiyet, istisnai ve çok ender hâllerde söz konusu olabilen bir vasiyet şeklidir. Gerçekten, Medeni Kanunumuz bu vasiyet şeklini yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık ve savaş gibi olağanüstü durumlardan ötürü miras bırakanın el yazılı veya resmi vasiyetname düzenleyemeyeceğini dikkate alarak kabul etmiştir (m. 539/1).

Sözlü vasiyet, olağanüstü durumlar yüzünden diğer iki vasiyet şeklinin uygulanmasının mümkün bulunmadığı hâllerde, miras bırakanın son arzularını iki tanığa açıklaması ve bu açıklamasına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini onlara yüklemesinden ibarettir (MK m. 539/11). Resmi vasiyetname düzenlenmesinde tanıklara ilişkin yasaklar, okur-yazar olma şartı dışında, bu vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir (MK m. 539/III).

Miras bırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine açıklanan son arzuları yer, yıl ve günü de belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve diğer tanığa imzalatır. Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler ve miras bırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hakime beyan ederler.

Sözlü vasiyetin bulunduğu kendisine bildirilen mahkeme, miras bırakanın yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesi değilse, bu mahkeme sözlü vasiyetnameyi hemen miras bırakanın yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesine gönderir (TMK Velayet, Vesayet ve Miras Tüzüğü m. 37/111).

Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o aracın sorumlu yöneticisi; sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi hakim yerine geçer (MK m. 540).

Miras bırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma imkânı doğarsa, bu olanağa kavuşulduğu günden itibaren 1 aylık sürenin sonunda sözlü vasiyet kendiliğinden hükümden düşer(MK m.541).

Miras sözleşmesi

Ölüme bağlı tasarrufların bir diğer şekli de, miras sözleşmesidir.

Miras sözleşmesi, miras bırakanın başka bir kimse ile yaptığı ve maddi anlamda bir ölüme bağlı tasarrufu içeren “sözleşme” niteliğinde olduğundan, her iki tarafın bu yoldaki iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun surette  açıklamalarıyla kurulmuş olur.

Miras bırakanın miras sözleşmesi yapabilmesi için ayırt etme gücüne sahip bulunması yeterli olmayıp, aynı zamanda ergin olması ve kısıtlı bulunmaması da şarttır (MK m. 503).

Vasiyet, kanunda öngörülen üç ölüme bağlı tasarruf şeklinden biriyle yapılabildiği halde, miras sözleşmesi sadece resmi vasiyetname şeklinde yapılabilir. Diğer bir deyişle, miras sözleşmesi resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmedikçe geçerli olmaz. Her iki taraf arzularını resmi memura aynı zamanda açıklarlar ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar (MK m. 545).

Miras sözleşmesi tarafların yazılı anlaşmasıyla her zaman ortadan kaldırılabilir (MK m.546/1).

Mirasbırakan, vasiyette olduğu gibi miras sözleşmesi yoluyla da mirasçı atayabilir, belirli mal bırakabilir.
Miras bırakan, miras sözleşmesinin mevcudiyetine rağmen, malvarlığında eskisi gibi serbestçe tasarruf edebilir; ancak, miras sözleşmesindeki yükümlülüğü ile bağdaşmayan ölüme bağlı tasarruflarına veya bağışlamalarına itiraz edilebilir (MK m. 527/11).

Miras sözleşmesi gereğince sağlararası edimleri isteme hakkı bulunan taraf, bu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi veya güvenceye bağlanmaması hâlinde borçlar hukuku kuralları uyarınca sözleşmeden dönebilir (MK m. 547).